Dünya Enerji Konseyi tarafından 2016’da yayınlanan Rapor, bir yandan yükselişe geçen yenileşim iklimi, öte yandan ise sürekli belirsizlik ve dinamik değişim ortamını ele almaktaydı. 80 farklı ülkeden 1,000’in üzerinde Bakan ve Üst Düzey Yöneticiyle yapılan anket, çarpıcı sonuçlar ortaya koymaktaydı. 2016’da endüstri liderlerinin odağında emtia fiyatlarındaki oynaklıklar, küresel durgunluk ve iklim çerçevesindeki belirsizlik gibi konuların olduğu; bunun yanı sıra, yeni pazar tasarımı ve elektrik depolama gibi konuların da gündemlerine girdiği gözlemlenmekteydi. Özellikle de daha sürdürülebilir enerji sistemlerine geçişin fonlanması konusunda liderlerin çözümler aradıkları görülmekteydi. Ayrıca, esneklik, akıllı yenileşim ve bölgesel olarak bağlantılı olma gibi yeni konulara uyum sağlamanın da önemi vurgulanmaktaydı. Tüm bu konular sahiden de, mevcut pazar tasarımlarını test edecek ve iş modellerinin değiştirilmesi ya da yenilerinin geliştirilmesine yol açabilecek nitelikte.
2016’da emtia fiyatları ve ilintili kırılganlığın enerji fiyatlarının yerini aldığı ve enerji gündemindeki en kritik belirsizlik unsuru olduğu görülmüştü. Devletler ve kuruluşlar bu nedenle enerji bütçelerini kısma ve yatırım planlarını erteleme yoluna gitmeye başlamıştı. Küresel durgunluğun ve ekonomik büyüme oranlarının etkileri de aynı şekilde gündemin üst sıralarında yer almakta idi. Bu da hem Çin ve Hindistan’ın rollerine, hem de enerji sektörüne olan talepteki düşüşle doğrudan bağlantılıydı.
Elektrik arzını güvence altına almak için gerekli elektrik depolamanın rolü, yenilenebilir enerjinin artan payıyla birlikte gittikçe daha fazla önem kazanmakta. Enerji depolama teknolojilerinin maliyetlerinde 2030’lara gelindiğinde %70’ler mertebesinde düşüş yaşanması beklenmekte. Ancak aynı zamanda, gerekli mevcut depolama ve yedekleme kapasitesine dair teşvikler geleneksel Pazar tasarımları tarafından zorlanmakta. Bu da belirsizliğe yol açmakta.
Özellikle Kuzey Amerika ve Avrupa’daki siber saldırılar, 2016’nın gündeminde üst sıralara zıplamıştı. Gittikçe daha yoğun biçimde bağlantılı hale gelen ortam ve gelişmekte olan teknolojilerle birlikte, enerji altyapısının maruz kalacağı siber risklerin ve etkilerini hafifletme önlemlerinin gereği aşikâr.
Öte yandan döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve enerji operasyonları ile yatırımları etkileyen kur riskleri OECD ve OECD-dışı ülkeler arasında net bir ayrışmanın yaşandığını gözler önüne koymakta idi. OECD-dışı ülkelerin konuyla ilgili kaygıları yüksek düzeylerde idi. Bilhassa, gelişmekte olan pazarlardaki işletmelerin bilançoları, bir yandan düşen emtia fiyatları ve ihracat hacmi, öte yandan ise Amerikan dolarındaki dalgalanmalardan ciddi biçimde etkilenmekte idi.
2016’daki olumlu gelişmeler arasında sayılabilecek, COP21 Paris Konferansı’ndaki anlaşma ile enerjinin BM Sürdürülebilir Kalkınma Amacı olarak benimsenmesi, iklim çerçevesindeki belirsizlikleri önemli ölçüde gidermiş oldu. Mamafih, enerji dünyasının ileri gelenleri, halen konuyla ilgili sarf ettikleri sözlerle icraate geçirme arasında bir yerde durmaktalar. 2015 Aralık’taki toplantıda bu konuda önemli niyetler ortaya konulduğunu da vurgulamakta fayda var. Yenilenebilir enerji yatırımlarının artış göstermesi beklenmekte.
Evet, 2016’nın gündemine girmesi ön görülen başlıca enerji konuları bu şekilde idi. Şimdi yeni yılda, Dünya Enerji Konseyi tarafından 2017 ön görülerine dair neler yayınlanacağını bekleme vakti.
Yayın: ICT Media Enerji, Aralık 2016