Bugünün dünyasını birkaç sözcükle ifade edebilmek imkânsız.

Artık neredeyse her bir gün yaşanan değişimleri sayfalara, bazen ciltlere sığdırmak mümkün. ‘Gündem’ henüz oluşurken; ilgi, yeni sahalara kayıyor.

Sadece son birkaç aya bakın: yüzeyde ev kredileri ile tetiklenen ‘yeni dönem’, şişmiş ekonomik değerlerin normalleşme sürecini başlatırken, öte yandan global finansal krizin dalgaları akın akın yaşanmakta. ABD, sıkıntılarıyla baş etmenin yollarını sağlık ve vergi çalışmalarında aramakta. Avrupa Birliği, Yunanistan, İrlanda, İspanya gibi ülkelerin borç krizleriyle, Euronun cazibesini kaybetmesiyle, dahası AB’yi ayakta tutmakla mücadelede. ‘Ne kadar serbest, ne kadar devlet güdümlü ekonomi’ sorusu yeniden tartışılıyor. Global krizin etkisiyle, tüketici davranışları yeniden şekilleniyor, daha bilinçli bir tüketici kitlesi oluşuyor.

Öte yandan, Çin ve Hindistan gibi pazarlar cazibelerini artırmakta, yarattıkları talep ve sundukları değer, yeni dinamikler ortaya koymakta. Orta Doğu yeniden şekilleniyor. Hiç şüphe yok ki, toplumların demokratikleşme ve adalet talepleri ile gündeme gelen bu şekillenmenin ardından yeni dengeler oluşacak. Yeniden yapılanacak ekonomiler, istihdam ve iş dünyası için fırsatlar sunabilecek.

Artık sınırları belli olmayan, bir ağ şeklinde işleyen, birbiri ile içiçe geçmiş bir dünyada yaşıyoruz. Yakın çevremizde olanlar kadar, dünyanın bir diğer ucundaki ülkelerde dahi yaşanan gelişmelerin üzerimizde ciddi etkisi olabiliyor.

Pekiyi, bizler ‘nasılsa takip etmek zorlaştı’ diyerek, işleri kadere mi bırakmalıyız? Acaba ‘ufka yolculuğumuz’da, dış dünyayı çok yakından takip edip, anlamaya çalışmanın faydası olmaz mı? Örneğin, olası senaryoları öngörmek, fırsat ve tehditleri değerlendirmek ve rotalarımızı önceden saptamak bir miktar mümkün olmaz mı? Anlık ya da kısa, orta, uzun dönemli kararlarımızı daha yere basar bir şekilde vermiş olmaz mıyız?

Bakın, petrol fiyatlarındaki artış, kimi sektörler için tehdit oluştururken, kimileri için de fırsata dönüşebiliyor.  Aynı altında olduğu gibi! Tavan yapan fiyatlar, platin piyasasının gelişmesine, değerli taşların talep görmesine yol açabiliyor.

Zamanının daha fazlasını evde geçirmeye başlayan hane halkına, tüketici elektroniği, yepyeni ürün ve hizmetler sunabilmekte. Eve teslim faaliyetler, Internet üzerinden oyun ve alışverişlerde artış olması kaçınılmaz.

Teknoloji, sınırsızlığın tam bir simgesi oldu. Bulut bilişim kapıda! Elektrik, su gibi bilişim tüketip, ay sonunda faturasını ödeyeceğiz; ‘bilgimi kim nerede tutuyor? disk kapasitesi nedir? sunucu mu alsam?’ gibi konular gündemden kalkıyor. Bırakın, bilişimi ‘bir bilen’ size servis olarak sunsun!

Japonya’da birbirini izleyen doğal afetler, ekonomisini yerle bir etti. Tam dikkatimizi enerji ve küresel ısınma konularına çevirmişken, nükleer sızıntılar gündeme oturdu. Ülkemizdeki carî açığın önemli nedenlerinden ‘enerjide dışa bağımlılık’, nükleer enerjinin sakıncaları ortada iken; doğaya zarar vermeyecek yenilenebilir enerji sahalarını araştırmak, olmuyorsa dünyadaki iyi uygulamaları bulup getirmek açısından bir fırsat değil midir? Keza tarım! Gerileyen tarım ve hayvancılığın önemi yeniden anlaşılmaya başlanmışken, tarıma yatırım yapacaklar avantajlı konuma gelebilirler.

Evet birçok faaliyet sahasında marjlar azaldı, manevra sahası daraldı; ancak, tam da bu nedenle, ‘yenilikçiliğin’ önemi arttı. Ar-Ge’ye, tasarım ya da geliştirmeye yatırım yapan, araştırmacı, dünyada neler olup bitiyoru takip eden, işbirlikleri geliştirmeye açık olanların şansı daha fazla. Müşteri ya da tüketicilerine, gereksinimlerine uygun yeni ürün ve hizmeti ve belki özgün malları, üstelik uygun maliyetle sunabilenler avantaj yakalamakta.

Öte yandan itibarına, markasına, kurumsal olgunluğuna, kalite, müşteri ve çalışan tatminine özen gösteren kurumların, mevcut müşterleri ile daha uzun soluklu, derin iş ilişkileri kuracağı ortada.

Yeni pazarlara açılmayı arzu edenlerin, işbirlikleri, altyapı, operasyon, doğru fiyat konumlandırma, iletişim ve pazarlama gibi konular üzerinde düşünmesi kaçınılmaz.

Borçları sıfırlamayı, nakit akışı ve işletme sermayesini kontrol altına almayı seçmek, verimliliğe odaklanmak, gemiyi batırmadan götürmek çabası da en az büyüme ve genişleme kadar önemli kararlar.

Yayın: KOBİ-EFOR Temmuz 2011