Lider bir ateş böceği, karınca ya da çekirge mi? Aslan mı, kaplan mı? Tartışıladursun. Gelin biz günümüzün liderini birlikte keşfedelim.
Her bir gün gözümüzü yepyeni dinamiklerle açıyoruz. Dünya gittikçe, sınırları net olmayan, birbiriyle bağlantılı, daha bir ağ şeklinde işlemekte. Artık herhangi bir kurumun gündemini dünyadaki siyasî, ekonomik, sosyal ya da teknolojik gelişmelerden muaf tutmak imkânsız. Rekabetçi kalabilmek ve kârlı büyümeyi sağlayabilmek için, kurumların ‘uyum sağlayabilir’ olması gerekmekte.
Herhalde, öncelikle bir liderin, piyasa, rekabet, Müşteri beklentilerindeki gelişme ve değişimleri takip eder, algılar ve bunları kendi kurumunun gerçekleriyle bağdaştırabilir olması lâzım. Bugünün sorunlarını çözebilir, yarını öngörebilir, kurumuna bir amaç, yön ve hedef çizebilir olması gerekir.
O zaman lider, ‘geminin kaptanıdır’, diyebilir miyiz?
‘Uyum sağlayabilmenin’ gereklerini belli yöntem ve yaklaşımlarla sağlayabilmek de kifayet etmiyor. Olasılıkları öngörebilir, olası senaryoları geliştirebilir, değişen koşul ve zorluklara göre yeni rotalar, manevralar belirleyebilir olmasında yarar var.
Belki de lider, bir ‘senarist’!
Belirlenen amaç ve rota doğrultusunda, organizasyonel yapı, süreçler, ‘insan’ı özüne alan yönetim sistemi ve altyapıyı kurgulaması; hem bugünün, hem de geleceğin gereksinimlerine göre geliştirmesi, iyileştirmesi; sevk ve idare etmesi (yönetip, yönlendirmesi) beklenir. Hem yenilikçiliği barındıracak girişimci bir yaklaşımı, hem de organize yapıları içiçe gerçekleştirebilmek başlı başına bir iş. Bu durumda, liderin bir de ‘mimar’ olması söz konusu.
Aslında lider, bir ‘organizatör’.
O, en iyi kaynakları nereden bulacağını bilir; emek ve becerileri biraraya getirir; bunları en verimli biçimde kullanır; rekabetçi avantajı ve kârlı büyümeyi sağlayabileceği ürün, hizmet ve çözümleri ortaya koyar ve en etkili iş sonuçlarını elde edebilmek için gerekli organizasyonu yapar.
Tam anlamıyla bir ‘ve’ dönemine girdik. Karar ve seçimler gittikçe, “hem bu, hem şu” halini almakta. Ciro elbette önemli, ancak Müşteri memnuniyetini sağlamadıkça, ciro ne kadar süreyle akabilir? Gelişim ve motivasyonlarını önemsemeden, çalışanları elde tutmak mümkün mü? İş Ortağına, bir ‘diğeri’ gibi davranmanın bedeli ne? Liderin işi, çalışanlarıyla; tedarikçi, Müşteri, İş Ortakları, dahası ekosistemi ile etkileşim içinde, amaca en uygun biçimde yönetmesi elzem. Yani bir ‘orkestra şefi’. J.Q. Adams’ın söylediği gibi: “Mürettebat farklı yönlere kürek çekiyorsa, kaptanın limanı görmesi hiçbir işe yaramaz.”
Liderlik, temelde analitik bir iş. Gerekli analizleri yapıp, çıkarımda bulunan; doğru yapıları kurup, etkili ve zamanında kararlar verebilen lider ‘iyidir’. Yetti mi? İşin içine bir miktar elini atıp, gerçekte o işin dinamiklerini anlamadan ilerlerse, ya piyasadan ya kurumundan kopuk kararlar almaya başlar. Şekil verdiği kurum, organizasyon, kültür ve yapıyı tanıması, kendi elleriyle biçimlendirmesi gerekir. Aynı bir sanatçının resim, heykel, seramik, tiyatro eseri ya da romanına verdiği gibi.
Lider bir ‘sanatçı’dır, dahası bir ‘zanaatkâr’dir. Eline aldığı kuruma ‘ruh’ katar, insanların gönüllü olarak o kurumda çalışmasını, Müşterilerinin gönüllü olarak o kurumdan ürün, hizmet satın almasını sağlar.
Akıl, yürek, tutku ve elini işe katarak yapılan liderlik… Tek bir ‘karizmatik’ liderin tüm bu yetkinliklere sahip olması, olsa da enerjisinin herşeye yetmesi mümkün değil. Bu durumda, günümüzün lideri, tüm bu yetkinlikleri biraraya getirecek, yoğurup hamur yapacak, şekil verip değer katacak, pazara sunacak kişi. Katılımcı bir yönetimle çalışanlarından ve ekosistemden azami geribildirim ve katkı alabilmek, ‘dağıtık liderlik’ dediğimiz yapı ile, kurumun her katmanında liderliğin geliştirilmesini sağlayabilmek liderin ana rolü olarak ortaya çıkmakta.
Özünde liderlik, bir tutum, bir duruş, bir hayata bakıştır.
Konum ya da ünvandan bağımsız olarak, liderlik vasıflarını haiz kişiler bir enerji, bir ışık yayıcıdır. Etraflarındaki insanları ve gelişimlerini destekler, ufuklarını açar, cesaretlendirir, özgüvenlerini artırır; sorgulamaya izin verir ki, karşılıklı güven ve birliktelik gelişebilsin. Her konuyu bilmesi beklenemez; ancak ufku, tutumu ve kişiliğiyle yol açıcıdır. Gerçek liderler, insanları ve kurumları yukarı çeker.
Diyebilirsiniz ki, ‘ben birçok lider tanıdım, bu özellikleri taşımıyor.’ Şuna bakmak gerek: ortaya çıkan verim, değer, etki nedir ve neye rağmen, ne bedelle?
Liderlikle ilgili görüş ve hikayelerinizi benimle paylaşmak ister misiniz?
Yayın: KOBİ-EFOR Mayıs 2011