Accenture Strategy ve Paul Scherrer Enstitüsü ile birlikte Dünya Enerji Konseyi (World Energy Council) 2060’lara doğru Dünya Enerji Senaryolarını geliştirmiş bulunmakta. Konsey, 3 yıllık bir dönem boyunca 25’ten fazla ülkede 70’in üzerinde üye ağı ile birlikte senaryolar ortaya koymuş ve kürsel çok-bölgeli enerji sistemi modeli ile nicel değerler eklemiş. Ayrıca Konseyin Enerji Liderleri Diyaloglarında ve 14 atölye çalışmasında, endüstri, siyaset, ekonomi, çevre, teknoloji ve bilim ile ilgili liderlerin de görüşleri alınmış. Çalışmanın ana hatlarıyla bulgularını aşağıda bilginize sunmaktayız.

Bu arada çalışmalar yeni teknolojilerin gücünün, dijitalleşmenin etkisinin ve sosyal sonuçlarının ön görülebilmesinin ne denli zor olduğunu da ortaya koymuştur. Ana eğilimleri aşağıdaki gibi özetlemek mümkün:

Akıllı şebekeler, akıllı binalar, akıllı evler ve ofisler gibi yeni teknolojiler ve sıkı enerji politikalarının sonucunda elde edilecek verimlilik sayesinde dünyada birincil enerji talebindeki büyüme 2030’lara doğru yavaşlama eğilimine geçecek. Endüstrileşmiş ekonomilerde servis ve sürdürülebilir-odaklı büyümeye doğru geçiş sağlanacak. İleri üretim teknikleri, otomasyon, tele-ulaşım ve diğer teknolojilerin de bu geçişte rolü yüksek olacak. Ayrıca güneş ve rüzgâr yoluyla elektrik üretim kapasitesi de verimliliği artıran etkenler arasında olacak.

Öte yandan, Örneğin orta sınıfta yükseliş, gelirlerde artış, elektrikle çalışan cihaz ve makine sayısında artış gibi nedenlerle, elektriğe olan talebin 2060’larda bugünün 2 katına çıkması bekleniyor. Bu talebin daha temiz enerji kaynaklarından sağlanması ise köklü altyapı yatırımları ve sistem entegrasyonunu gerekli kılmakta. 2060’lara kadar 35-43 trilyon dolarlık bir yatırımın elektrik üretimine kayması bekleniyor.

Elektrik üretiminde, güneş ve rüzgâr kapabilitesi gibi fosil-dışı enerji kaynakları egemen olacak. Bölgeler arasında farklar olmakla birlikte, hidro ve nükleer yakıt türlerinde de artış gözlemlenecek.

Birincil enerjide fosil yakıtın payı 1970’lerde %86 iken 2014’te 5 puan düşerek %81’lere ulaşmıştı. 2060’lara doğru yeni teknolojileri ve yenilenen enerji üretimindeki momentum sayesinde birincil enerjide çeşitlenme öne çıkacak. Fosil yaktıların payının 2060’larda %60-70’ler mertebesine kadar düşmesi ön görülmekte. Büyümekte olan nüfuslar açısından istihdam stratejileri ve ekonomik çeşitlenme yüksek taleple baş etmede önemli role sahip olacaklar.

Gelecek enerji sistemlerinde karbon emisyonunu azaltma konusunda çabaların önündeki en büyük engel küresel ulaşım. Ulaşım yakıtlarındaki çeşitlenme, enerji ve karbon yoğun ulaşımlarda önemli bir faktör. 2060’lara doğru orta sınıfta hafif hizmet taşıtlarının 2,5-2,7 misline çıkması beklenmekte. Elekrtikli ve hibrit araçların ise %30’lar civarına yaklaşması ön görülmekte.

Küresel ısınmada 2 santigrad derecelik bir düşüş, olağanüstü bir çabaya tekabül etmekte. 2040’lara kadar karbon yoğunluğunda ciddi düşüşler sağlanacağı beklentisi hakim olmakla birlikte, ancak küresel bir taahhüt ve koordinasyon gereği de ortada.

Enerjiyle ilgili üçlü önermeyi dengelemek için küresel iş birliği, sürdürülebilir ekonomik büyüme ve teknolojik yenileşime gereksinim duyulmakta. Üçlü önermeden kastımız ise, enerji güvenliği, enerjide adalet ve çevresel sürdürülebilirlik.

Tüm bu açılardan bakıldığında dünya liderlerini önemli kararlar beklemekte. Bir yandan enerji talebiniz karşılarken, bir yandan da enerji stratejileri ve politikaları ile yatırımları yeni geleceğe doğru yönlendirmek maharet isteyecek. Bu anlamda, liderlerin şu kararları doğru ve sağlıklı veriyor olması gerekecek:

  • Sermaye tahsisi ve stratejilerini gözden geçirmek,
  • Asya, Sahra-Altı Afrika, Orta-Doğu ve Kuzey Afrika’da yeni büyüyen pazarları ve coğrafyaları hedeflemek,
  • Enerji değer zincirini genişletecek ve yıkıcı inovasyonu mümkün kılacak yeni iş modellerini devreye almak,
  • Karbonsuzlaştırma politikaları geliştirmek,
  • İklim değişikliği politikalarının sosyo-ekonomik etkilerini adreslemek.

Yayın: ICT Media Enerji, Ocak 2017