Geleneksel olarak, elektrik enerjisinin depolanamaması, üretildiği gibi tüketilmesini, dolayısı ile arz ile talep dengesinin gözetilmesini gerekli kılmakta; iş modelleri de bu eksende gelişim göstermekte. Böyle bir gündemde, enerji kaynaklarından (birincil yakıt) son kullanıcıya ulaşan değer zinciri üretim-iletim-dağıtım-perakende rotasından geçmekte. Enerji ve bilgi tek bir yönde akarken, son kullanıcıların rolü son derece pasiftir. Kendilerine uygulanan dağıtım stratejilerine ve fiyat tariflerine tabi olmaktadır.
Elektriğin, üreticilerden tüketicilere ulaştığı değer zinciri üzerinde rekabet arttıkça, oyuncu sayısı da artmakta; piyasa düzenleyiciler, toptancılar ve tüketicilerin ötesinde bağımsız güç üreticileri, dönüştürücüler, perakende kanalları, komisyoncular, bağımsız sistem operatörleri gibi oyuncular da devreye girmektedir. Tekelcilikten, rekabetçi piyasaya doğru giden yolda oyunun kuralları da farklılaşmaktadır.
Tekelci piyasalarda, üretim, iletim ve dağıtım faaliyetlerinin hem mülkiyet, hem de işletiminin bir bütün olarak tek kuruma (genelde kamu kuruluşu) ait olduğu ‘monopol’ iş modellerine rastlarız. Piyasaların yeni oluşmakta olduğu bir gündemde, böylesi iş modellerinin, endüstriyel altyapının geliştirilmesi, arz-talep planlamasının yapılabilmesi ve düzenlemelerin tamamlanması açısından avantajları da olabilmekte.
Bir sonraki aşamada karşımıza, tüm elektrik enerjisi alım ve satım faaliyetlerini düzenleyip, denetleyen bir düzenleyici kurumun bulunduğu ‘oligopol’ iş modelleri çıkmakta. Elektrik enerjisini tek alıcının toptan satın aldığı bu modelde, üretim aşamasında, bağımsız güç üreticileri devreye girerek, özel yatırımlar yapabilmekte ve sisteme üretim kapasiteleri ile katkıda bulunabilmekteler. Endüstrinin rekabete açıldığı aşamadır. Bir kademe daha rekabetçi sayılabilecek iş modelinde ise, toptan satış rekabeti devreye girmektedir. Bu rekabet modellerinde rekabet miktarı arttıkça, üretici ve toptan satıcıların dağıtım şirketleri ya da serbest tüketicilerle ticareti de artış göstermektedir.
Tüm katmanlarda piyasa rekabetçiliğini gördüğümüz iş modellerinde ise, toptan satış ötesinde bireysel tüketicilere değin uzanan piyasada, iletim ve dağıtım şebekelerine üçüncü tarafların da girmesi söz konusudur. Bu iş modelinin özünde bir pazar yerinden bahsetmekteyiz. Herhangi bir tüketici, herhangi bir perakende satış tedarikçisinden elektrik satın alabilmekte; aynı şekilde perakendeci de rekabetçi toptan satış piyasasından enerji temin edebilmektedir. Bu modellerde en önemli konular, piyasa düzenlemelerinin mevcut olması ve müzakerelerle oluşan sözleşmelerdir. Böyle bir yapı içinde bağımsız sistem operatörü de yer almaktadır. Rekabetçi piyasa koşullarında, maliyet avantajları oluşabilmekte, böylece perakende satış tarifelerinde de düşüş sağlanabilmektedir. Ayrıca, ürün ve servis çeşitliliği de artmaktadır.
Rekabet arttıkça, iş sadece maliyet avantajı ya da ürün çeşitliliği sağlamakla kalmayacaktır.
Seçim şansı artan tüketicilerin taleplerinde artış bekleneceği gibi, üretici tarafında da farklı seçenekleri tüketicilerle buluşturma durumu artacaktır. Güneş enerjisi, rüzgar türbinleri gibi yerel seviyede enerji üretebilme şansı ya da pil depolama teknolojilerinde maliyet avantajı arttıkça, pratik farklı seçenekler de artmakta; yenilikçi iş modelleri devreye girmektedir. Örneğin yüzyıl önce, küçük ve yerel güç tesisleri yerine, elektrik gücünü merkezî üretim tesislerinden yüksek voltajlı kablolar yoluyla uzun mesafelere dağıtmaya doğru geçiş radikal bir iş modeli yenileşimi idi.
Akıllı şebeke teknolojilerinin devreye girmesi ile şebeke karmaşıklığı artacak.
Bu da, gücün ve bilginin çoklu yönlerde iletimini ve yeni oyuncu ve iş modellerinin devreye alınmasını mümkün kılacaktır. Müşteri-odaklı yenilenebilir enerji üretimi, elektrikli araçlar ve enerji depolama teknolojileri sayesinde enerji kaynaklarının son kullanıcıya daha yakınlaşmasına tanık olacağız. Yeni iş modellerinde en etkili oyuncular arasında son kullanıcının bizzat kendisini görmek mümkün olacak. Değer zinciri üzerinde farklı aşamalarda (güç üretimi ve ticareti, güç iletimi, güç dağıtımı, perakende hizmetleri, elektrikli cihazlar) kesikli kaynak erişiminin mümkün olması, ‘kullandığın-kadar öde’ gelir modellerini tetikleyecek. Değer zinciri üzerinde, enerjinin bizatihi ‘kendisi’ temel yetkinlik olmaktan çıkıp; yerini ‘bilgi’ye bırakacaktır. Yeni oyuncular arasında bilgi ve hizmet platform sahiplerini, bilgi hizmetleri sağlayıcılarını, bilgi teçhizat ve cihazları üreticilerini göreceğiz.
IBM İş Değeri Enstitüsü (IBM Institute for Business Value) iş modellerindeki yenileşimi, 3 modelde ele almakta:
- Endüstri modelinde yenileşim
- Kurumsal modelde yenileşim
- Gelir modelinde yenileşim
Biz yeni dönemde her üç modelde de yenileşimlerle karşılaşacağız.
Yayın: ICT Media Enerji, Mayıs 2015