Elbette var! Yaşayan her canlı ve kurum gibi…
İlla ki, “Şekerci Bekir Efendi, 1777 yılında, Bahçekapı’da küçük bir şekerci dükkanı açmıştı. Lokum, akide vb. şekerlemeleri bizzat imal edip satmaya başladı…” türünden köklü bir geçmişi yansıtması şart değil. Her ne kadar, Ali Muhiddin Hacı Bekir Şekercilik A.Ş.’ninki kulağa çok hoş gelse de!
“1901 yılında Ankara’da doğdum, 1917 yılında iş hayatına atıldım. Karaoğlan Caddesi’ndeki evimizin altındaki katı, bir sandık ayakkabı lastiği, bir sandık şeker, birkaç teker kaşar peyniri, zeytin, makarna gibi mallarla bakkal dükkanı haline getirdik ve üzerine “Koçzade Hacı Mustafa Rahmi” tabelası koyduk. 1926 yılında…” diye devam eden güçlü bir Holding’in tarihçesini anlatması da şart değil!
Öte yandan, “Bill Hewlett ve David Packard, Colorado Dağları’nda bir kampta balık tutarken tanıştılar. Ardından, David Packard’ın California, Palo Alto’daki evinin arkasındaki garajda şirketin temeli atıldı…”cinsinden, birçok bilişim devininki gibi küçük bir garajda başlaması da gerekmez!
“Babamıza felç indiğinde, üç kardeş, köfteci dükkanını devralıp, işi büyütmeye karar verdik. Şimdi 30’un üzerinde şubemiz var….”, “16 sene önce çırak olarak girdiğim kuaför dükkanının, bugün sahibiyim”, “Yıllarca ucu ucuna, kıt kanaat geçindik. Ta ki, Belediye bizim dükkanın olduğu sokağı, pazar yeri haline getirene kadar…”, “24 sene farklı sektörlerde yöneticilik yaptım. Bir gün dedim ki:”artık kendi işinin patronu olmalısın…”, ”1980’lerin başında aile büyüklerimiz Gaziantep’e gelerek, özelleştirmeden aldıkları atıl tesislerde üretime başlamışlar…”…Sizinki hangisi, nasıl?
İster babadan yadigâr, ister devraldığınız ya da sıfırdan sizin başlattığınız bir girişim olsun; gerek kendi irade ve emellerinizle, gerekse zorunluluk eseri olsun; diler yüzlerce yıllık tarihi, dilerse birkaç saatlik geçmişi olsun; mutlaka bir hikâyeniz var. Hikâyeniz, geçmişiniz, kimliğiniz; yani sizsiniz! Dahası, emek verdiğiniz şirketiniz, tutkunuz, idealleriniz, aslında geleceğiniz!
Öyleyse hikâyenizi iyi yazmalı, iyi oynamalı ve iyi anlatmalısınız:
- Siz kimsiniz? Değerleriniz, ilke ve prensipleriniz ne?
- Nasıl yola çıktınız?
- Nereye ulaşmak istiyordunuz? Şimdi yolun neresindesiniz?
- Ne yapmak istediniz? Başkalarından daha iyi yaptığınız ne var? Neleri daha iyi yapmayı arzu ederdiniz?
- Kendinize, ailenize, çevrenize ya da topluma katkınız ne?
- Müşterilerinizin sizi ya da firmanızı nasıl anmalarını, nasıl anlatmalarını istersiniz? Mesajınız ne?
- İsminiz, itibarınız, ortaya koyduklarınızla nasıl bir intiba bırakıyorsunuz?
- Birikte iş yaptığınız kişiler, firmalar sizle çalışmaktan ne denli hoşnut? gibi onlarca soru var, akla gelen.
Hikâyeniz kişiliğiniz; kişiliğiniz markanız; markanız itibarınız. Peki kazanç nerede? Paydaşlarınıza sunduğunuz deneyimde!
Yayın: KOBİ-EFOR (Kasım 2010)