Bundan elli yıl önce 9 Şubat 1964’te, the Beatles ‘The Ed Sullivan Show’da ilk kez kitlelerle buluştu, tam 73 milyon izleyici! İşte o gece, efsanenin başlangıcı oldu. Müzik teorisyeni David Thurmaier, the Beatles grubunun deneyci olduğunu vurgulamakta. Herşeyin ötesinde, the Beatles’ın her tür müziğe ilgi duyduğunu; farklı kültürlerden taze etkiler zerk ederek kendi müziklerini yeni-yeniden keşfettiklerini belirtmekte. Bir başka müzik teorisyeni Walter Everett de, rock müzisyenlerinin, George Harrison’un ‘Norwegian Wood (This Bird Has Flown)’ şarkısına sitarı eklemesiyle hızla çoğalan Hint tınılarına olan ilgilerinin arttığını ortaya koymakta. Yaylı çalgılar dörtlüsünün 1965 yılında yayınladığı ‘Yesterday’ şarkısı başka birçok gruba ilham oldu. Öte yandan, müziksel yeniliklerin alış verişi sayesinde, the Beatles da Bob Dylan’ın müziklerini kendi parçalarında eritti. Paul McCartney, kayıt sürecini şöyle özetlemişti: «Sadece deneyelim! Diyelim ki kötü oldu, en kötüsü kaybederiz. Ama ya tutarsa! Daima ileriye doğru zorluyorduk: daha sesli, daha ileri, daha uzun, daha fazla, farklı.». The Beatles, teknolojiyi çok sevdi. Müziklerini farklı kılmak için gitar geri beslemesi yapmak, popüler albümlerde klasik müzisyenlerle çalışmak, yakın mikrofonla akustik yapmak, örneklemek, doğrudan zerk etmek, gibi bir çok farklı müzik tekniğini kullandı.
Bol araştırma, çok çalışma, hiç pes etmeme, sürekli yeni bir şeyler deneme, esinlenme, sentezleme, risk alma,… tam anlamıyla yenilikçi idi the Beatles. Baksanıza, kaç nesildir ilham vermeye devam ediyor!…
The Beatles’ı ‘Beatles’ yapan yenileşim ve kitlelerle buluşabilme yeteneği oldu.
Bambaşka bir efsane…The Coca-Cola Company, 2013 Dünya Ekonomik Forumu Toplantısı’nda ‘Global Shapers Community’, üyelerine yönelik ‘Daha İyi Bir Geleceği Şekillendirmek’ hibe programını duyurdu. 300’ün üzerinde şehir-bazlı merkezde, ağ şeklinde örgütlenen 20-30 yaş aralığındaki genç liderlerden oluşan topluluğun, genç işsizlik, eğitim, topluluk güvenliği, çevreyi koruma gibi dünyanın en zorlu sorunlarına çözümler üretmeleri beklenmekte. Dünyanın dört bir yanında ‘ferahlatan içecek’ olarak bilinen Coca-Cola, dünyanın sorunlarına çözüm getirme misyonunu üstlenmekte. 1886’da Georgia Columbus’ta John Pemberton tarafından kurulan the Coca-Cola Co. dünyanın en değerli ve bilinen markaları arasında olmayı, hak etti. 128 yıllık başarı yolculuğunda, Coca-Cola, hiç durmadı. Tüketicileriyle hep bağlantıda kaldı. Kâh şişesini, kâh sloganını; kâh reklamlarını, kâh erişim kanallarını… hep yeni bir şeyler tasarladı; denedi yanıldı, yılmadı; denedi, tuttu, yola devam etti.
20-22 Şubat’ta Antalya’da e-Tohum liderliğinde gerçekleştirilen Start-up etkinliğinde Monetise tarafından satın alınan Pozitron’un kurucularından Fatih İşbecer, öz sermayeyle büyüme; kopya olmayan, güçlü ve sürdürülebilir bir iş kurmanın; pazarın gerçeklerine uygun işlemenin; çok dinleyip, kendi fikirlerini kovalamanın; ilk sağlam referansların önemini vurguladı. Aynı etkinlikte, dijital medya şirketi Nokta’nın CEO’su Tümay Asena, ‘her bir ekip üyesinin, her bir gün katkıda bulunduğu ve herkesin yıldız olduğu bir ekip’ten bahsetti. Teknoloji kullanımını, güçlü bir satış ekibini, tüm şirkete yayılan ödüllendirme mekanizmasını; farklı endüstrilerden ekibe katılan insan kaynağını, özgürlük ve sorumluluk kültürünü oluşturmayı, değerlerine bağlı kalmayı; zihni net, hedefleri somut, piyasayla bağı yüksek, kapalı kapıları açabilecek bir Yönetim Kurulu’nu işaret etti. 2011 yılında Intel Capital, Türkiye’de tüketici internet ekosisteminin büyümesine destek olmak amacıyla yenilikçi teknoloji şirketi olarak Nokta’yla stratejik ortaklık imzalamıştı.
Kuruluşları hedeflediği başarıya götürecek şekilde denemek, çalışmak, doğru ekiple yola çıkmak, zihni net, ufku açık, iyi başlangıçlar yapmak önemli. The Beatles, the Coca-Cola Co. gibi sürdürülebilir başarılar ise, yenilikçi olabilmekten geçecek.
Türkiye’den çok daha fazla, güçlü ve sürdürülebilir başarı örnekleri çıkması dileği ile…
Yayın: OPTİMİST Nisan 2014