Elektrikli araçlar konusu artık ‘geleceğe’ ait bir konu değil, bugünün gerçeği. Elektrikli araçlar (EV) elektrikle çalışmakta. Bazı araçlar yalnızca elektrikle çalışırken; diğerleri kısmen elektrikle, kısmen de benzin, dizel gibi farklı yakıtlarla çalışmakta (ki bunlara ‘hibrit’ araçlar diyoruz). Belli zamanlarda elektrikle çalışıp, dolum amacıyla pili şarja takılan araçlara da ‘portatif hibrit elektrikli araçlar’ (PHEV) denilmekte. Elektrikli araçlarla benzinle çalışan araçlar arasındaki en önemli fark, içten yanmalı motorun yerini elektrikli motorun alması ve bu motorun gücünü ‘regülatör’den, regülatörün de yeniden şarj edilebilir pillerden alması.
Yüzde yüz elektrikle çalışan PHEV’ler hem çevre, hem de maliyet açısından en makûl olanı. Elektrikli araçlar, elektrik enerjisinin %59 ile %62’sini tekerlekleri döndürecek güce çevirebilmekte. Oysa geleneksel benzinle çalışan araçlar, enerjinin ancak %17 ile %21’i kadarını güce çevirebilmekte. İçten yanmalı motorların aksine, elektrikli motorlar daha sessiz, daha sorunsuz bir operasyon ve daha güçlü hız alma anlamına geliyor; aynı zamanda daha az bakım gerektiriyor.
Elektrikli araçlar, egsoz gazı gibi çevre kirleticiler yaymıyor.
Ancak, elektriği üreten tesislerin yayılımını ayrıca ele almak gerek. Elbette, alternatif ve çevreci enerji kaynakları (hidro-elektrik, güneş ya da rüzgar enerjisi gibi) tarafından üretilen elektrik enerjisi çok daha çevreci. Özellikle alternatif enerji kaynaklarına yöneldikçe, ülkeler ya da tüketiciler açısından, dışa bağımlılık da azalıyor, daha yerel bir enerji kaynağını kullanabiliyorsunuz. Sera gazı emisyonunu azaltıcı çalışmalar içinde elektrikli araçlara kayış önemli bir gündem maddesi. Öte yandan, elektrik şebekesiyle çift yönlü alışveriş yapılması, yani elektrikli araçların kaynak gibi kullanılmasına dair yenilikçi çalışmalar da sürmekte.
Gelgelelim, her yeni gelişen şeyde olduğu gibi elektrikli araçlar da ‘mükemmel’ değil.
Örneğin, pil konusunda hâlâ aşılması gereken ciddi zorluklar söz konusu. Piyasadaki birçok araç, pil ömrü içinde en çok 250-300 kilometrelik yol kat edebiliyor. Istanbul’dan İzmir’e bir depo benzinle rahat rahat giderken, elektrikli aracınızı en az 2 kere şarj etmeniz gerekiyor. Bir pili tamamen şarj etmek 4 ile 8 saat arasında vakit alabiliyor. ‘Acelem var, %80’ini doldursak yeter’ deseniz bile en az 30 dakikanız gidiyor. Büyük boy piller oldukça maliyetli ve birkaç kez yenilenme gereği olabiliyor. Ayrıca ağırlar da, aracın boyutları içinde epeyce yer alabiliyor. Konu artık elektrikli araç üretmekten ziyade, sürüş menzilini ve pil ömrünü artıracak, ağırlık ve maliyeti düşürecek ‘pil teknolojilerinin iyileştirilmesi’ne doğru kaymış durumda.
Elektrikli araçların dolumunu karşılayacak şarj istasyonları, ‘yavaş’ (konutlarda ve taşıt park süresinin uzun olduğu yerlerde), ‘normal’ (otoparklar, alışveriş merkezleri ve taşıt park sürelerinin 3-6 saat olduğu yerlerde), ve ‘hızlı’ (taşıt trafiğinin yoğun olduğu, ecil enerji ihtiyacı duyulacak yerlerde) şeklinde farklılaştırılabiliyor. Şarj istasyonlarının, bölgesel ve kentsel dokuya ve demografiye uygun tesis edilmesi, optimum gereksinim ve yatırım planlamasına gidilmesi, yeşili gözetmesi gibi konular da önemli planlama ve tasarım faaliyetleri arasında olacaktır. Enerji kalitesi açısından önem taşıyan dağıtım sistemi ve en önemli bileşeni olan trafolardaki gerilim dalgalanmaları, fazlar arası dengesizliklerin bertaraf edilmesini gerektiren ‘yükün dengelenmesi’ konusu da yenileşim açısından kritik öneme sahip.
Elektrikli arabalar pazarı çoktan kızıştı bile.
Renault Twizy örneğin, elverişli fiyatıyla, 80 km.ye çıkabilmesiyle ve iki kişilik sevimli ve minik görüntüsüyle, 2013 yılında Avrupa’daki 10., dünyadaki 15. en çok satan elektrikli araba oldu. Benzer tasarıma sahip ancak farklı pazarlara hitap eden 100-130 kilometrelik menzillere çıkabilen Mitsubishi i-MiEV; Citroen C-Zero, Peugeot iOn gibi modeller, elektrikli araçlar piyasasının önemli oyuncularından. Chevy Spark EV ise SAE Combo Hızlı Şarj Sistemi’ni kullanan ilk araba ünvanına sahip. Üst uç rekabette ise Nissan Leaf, Tesla S Model, Mercedes-Benz B-Sınıfı Elektrikli ya da BMW i3 ya da i8 gibi araçları daha yüksek fiyattan alabilmek mümkün. 2015 itibarıyle yeni oyuncuların da pazarda boy göstereceği haberlerini almaktayız. Türkiye pazarında ise elektrikli araç satışlarının hızlandığını ve yeni oyuncuların pazara girmeye başladığını görmek mümkün.
Yayın: ICT Media Enerji, Nisan 2015